Okuduğum son kitabı sizlere tanıtmak istiyorum. Kitabımızın adı "Kendime Yeni Bir Ben Lazım" Yazarı ise Miranda Dickinson.
Kitabımızın kahramanı ise Nell Sullivan.
Nell Sullivan, otuzlu yaşlarının başında iş hayatında ve özel hayatında düzenli ve sistemli olunmasını seven, başarılı, aynı iş yerinde bir dargın bir barışık ilişkisi olan bir kadındır. İşe gittiği bir gün içtenlikle hayatında değişiklik olmasını istediği günün ortasında sevgilisinin ağzından işsiz kaldığını öğrenmiş ve o güne kadar kontrollü devam eden hayatının kontolünü kaybetmiştir.
Bu durumdan kurtulmak için çılgınca bir karar vererek tazminatını San Francisco'ya gitmek için kullanmıştır. Bu güne kadar kontrollü yaşadım da ne oldu mantığı ile yola çıkarak hayallerinin gerçekleşeceği bir yola adım attığının da farkında değildir. Bazen tam da bitti dediğimiz anlarda aslında birşeyler yeniden başlayabiliyor. İşte bu kitapta bu tarz süprizlerle karşılaşabilirsiniz. Ben kitabı beğendim ve tavsiye ediyorum. Hatta bu kitap senaryo yapılarak güzel bir romantik komedi filmi çekilebilir.
Kitabın içindeki okur görüşlerini sizlerle paylaşmak istiyorum.
"İyimser, samimi ve eğlenceli bir hikâye... sanki benimle konuşuluyormuş gibi hissettim."
-Hanna Insyirah-
"Uzun süredir okuduğum en iyi kitap. Gerçek bir romans."
-Joy Jones-
"Zekice, zekice, zekice! İhtiyacım olan her şey bu kitaptaydı."
-Jayne Simmons-
"Fantastik. Heyecan verici, romantik ve yenileyici."
-Liz Stead-
(Tanıtım Bülteninden)
Peki siz bir günde hayatınızdaki her şeyi kaybetseydiniz ne yapardınız, ya da ne yapmak isterdiniz?
28 Aralık 2015 Pazartesi
26 Kasım 2015 Perşembe
Merhaba,
New York Times Bestseller yazarı Debbie Macomber'in güzel ve samimi romanlarından birisini daha okumuş olmanın keyfini sizinle paylaşmak istiyorum.
Romanımızın kahramanları melekler, Lucie ve Aren'dir. Bir noel akşamı New York Meydanında yaşanan eğlenceleri izlemek için dünyayı ziyarete gelen melekler ,Luci ve Arenin tanışmalarına vesile olurlar. Birbirlerinden hoşlanan Lucie ve Aren tekrar buluşmak üzere birbirlerinden ayrıldıklarında geçici ve tatsız bir olay nedeniyle buluşamazlar. Bu nedenle melekler onları tekrar buluşturmak üzere küçük ve mucizevi oyunlar yaparlar. Bu çabalardan birisi ters etki yapar ve Lucie ile Arenin arası bozulur, melekler bu durumu telafi etmek için yineden uğraşırlar ve küçük oyunlarla ikiliyi bir araya getirirler. Birbirlerini çok seven ve gururlarından birbirlerini aramayan Lucie ve Aren aşkı mutlu sonla biter. Benim gibi romantik filmleri sevenler bu romanı izlerken zihinlerinde bir film görüntüsü oluşturacaklardır. Sevgilerimle...
26 Ekim 2015 Pazartesi
Karagöz & Hacivat Kuklası Yaptım
Oğluma Karagöz ve Hacivat kuklası yaptım :)
Bu da nerden çıktı derseniz kısaca anlatmak istiyorum. Yaz tatilinde sitemizde bir kolej tarafından karagöz hacivat oyunu sergileneceğinin ilanı asılmıştı. Oyunun oynanacağı güne kadar oğluma sitemizin spor sahasında çocuklar için karagöz hacivat oyununun oynatılacağını, birlikte gideceğimizi anlatıp durdum. 2,5 yaşın vermiş olduğu merakla beni hep dinledi ve hatta ikilinin isimlerini söyleyip durdu. Oyunun oynanacağı günün akşamında heyecanla spor sahasındaki yerimizi aldık. Oğlum bebek arabasında otururken ben de yanına çömeldim, sandalye bulan anneler kadar şanslı olamadım maalesef. Kçük ortaoyunu perdesinin kurulması ile oyun başladı. Oğlum ve diğer minikler heyecanla izlemeye başladılar. Hiç sıkılmadan sonuna kadar izledi ve sonrasındaki müzikli eğlencede keyif içinde oynadı. O günden sonra aklına her düştüğünde kendine özgü ifadelerle bana spor sahasında karagöz ve hacivatı izlediğini anlatmaya çalıştı. Ben de internetten aldığım karagöz hacivat çıktısını boyadım, karton kağıda yapıştırdım, kestim, arkasına da mangal çubuklarını sivri yerlerini kırdıktan sonra slikon tabanca ile yapıştırdım. Henüz bir sahne yapamadım ama bu haliyle bile oğlum çok eğlendi, önce oyunun nasıl oynanacağını ona gösterdim, sonra kendi ellerine verdim beni taklit ederek ve söylediklerimi tekrar ederek oynatmaya başladı. Biz çok keyif aldık, umarım sizler için de güzel bir fikir olmuştur.
Sevgiler...
22 Ekim 2015 Perşembe
Ahmet ÜMİT - AŞK Köpekliktir
Yine güzel bir Ahmet ÜMİT kitabı...
Ahmet ÜMİT bu kitabında insanın aşık olurken nasıl durumlara düşebileceğini, kimi zaman içinde bulunduğu durumu gözünün görmeyeceğini, aşkın imkansızlığını, deliliğini, çekiciliğini, umursamazlığını, zorluğunu, güzelliğini, kötülüğünü, kısacası aşkın çoğu halini kısa aşk öyküleriyle anlatmaya çalışmış. Sadece ve akıcı diliyle aşkın farklı hallerine öykülerinde değinmiş. Bazı öykülerde kendinizi bulabiliyorsunuz ya da başıma gelse ne yapardım diyebiliyorsunuz. Bu on aşk öyküsünde aşk böyledir şöyledir demek yerine farklı dokunuşlarla aşkı konu edinmiş ve okuduklarınızı yorumlamayı size bırakmış. Ben okuduğum diğer Ahmet ÜMİT kitapları gibi bu kitabı da beğendim, tavsiye ederim.
İçindeki Aşk Öyküleri:
Aşk Bir Mucizedir
Kâfi Delildir Aşk
Aşk Çözümsüz Bir Problemdir
Aşk Bir Cinayettir
Aşk B i r Düellodur
Aşk Bir Yanılsamadır
Aşk Bir özentidir
Aşk Bir Ütopyadır
Aşk Köpekliktir
12 Ekim 2015 Pazartesi
Bahçemde Yeşeren Umutlar - Debbie MACOMBER
Birçoğunuzun ismen tanıdığı Küçük
Mucizeler Dükkanının yazarı Debbie MACOMBER'in "Bahçemde Yeşeren
Umutlar" kitabından sizlere bahsetmek istiyorum. Başlarda sıkıldığımı
hatta bırakmak istediğimi itiraf ediyorum, ancak okumaya devam ettikçe
yarısından sonrasını bir günde bitirdiğim bu kitabı sevdim.
Kitabımızın ana karakteri; Joe ile evli ve biri kız
diğeri erkek iki çocuğu ile kıymetini hikayemizin sonunda anlayacağı mutlu bir
evliliği olan Susannah'tır. Eşi Joe Susannah'a ve çocuklarına karşı çok
anlayışlıolmasına rağmen, Susannah lise yıllarındaki aşkını unutamamıştır.
Aslında babasının görüşmemeleri için onu Fransaya neden üniversite okuması için
gönderdiğini, lise aşkı Jack in onu neden aramadığınıve ondan neden haber
alamadığını merak etmektedir. Babasının vefatı üzerine annesine göz kulak olmak
ve onu huzur evine yatırmak için çocukluğunun geçtiği Blossom Sokağına geri
döner.
Annesini huzur evine zor zahmet yerleştirdikten sonra
evdeki anılarla başbaşa kalmıştır. Babasından onu uzaklara gönderdiği, Jack'ten
ayırdığı için nefret etmektedir. Anılarla yüz yüze geldikçe soru işaretlerinin
sayısı artmıştır. Yakın arkadaşıCarolyn kendisine bu süreçte yardım etmektedir.
Ancak zaman geçtikçe ölen abisi, eski sevgilisi, babası ve annesi ile ilgili
gerçeklerle de karşılaşmakta ve gerçekler gün yüzüne çıkmaktadır. Bu güzel
kitabı okumanızı dilerim, sevgilerimle...
2 Ekim 2015 Cuma
Kakaolu Süpriz Kek
Merhabaaa,
Sevgili arkadaşım Handan'ın internette bulduğu ve aynı günün akşamında nasıl olacağını çok merak ettiğimizden ikimizin de ayrı ayrı yaptığı süpriz kekin görüntüsünü ve tarifini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Benim içine koyduğum hindistan cevizi topları biraz sulu ve kek kıvamında olduğu için içinde eridi gitti, hatta iş yerine götürmeyi düşünmüyordum ancak akşam çaya gelen komşularıma ikram ettiğimde tadının çok güzel olduğunu söyledikleri için dayanamadım ve çaydan kalan kekin bir kısmını iş yerine götürdüm.
Ben daha keki ortaya çıkarmadan bir de ne göreyim Handan keki yapmış, hem de hindistan cevizi topları tam da tarifteki gibi olmuş, ancak o hindistan cevizini biraz daha fazla koyduğunu söyledi sanırım bu nedenle benimkiler gibi sulu olmadı. Ancak fırını fazla ısındığından kek azcık kuru olmuştu.
Handanın Keki
Benim Kekim
İç Dolgu Malzemeleri:
1.)2 Adet yumurta
akı,
2.)3 Yemek kaşığı
süt,
3.)1 Çay bardağı
pudra şekeri,
4.)1 Su bardağı
dolusu hindistan cevizi
Yapılışı:
İç dolgusu için hindistan cevizi,yumurta akı,pudra şekeri,süt ve
pudra şekeri karıştırılır. El marifetiyle yuvarlar toplar yapılır, bi tabağa dizilerek bekletilir.
Kek Malzemeleri:
1.)3 Yumurta,
2.)1 Su bardağı
şeker,
3.)1 Su bardağı
sıvıyağ,
4.)1 Su bardağı
süt,
5.)1 Paket kabartma
tozu,
6.)1 Paket vanilya,
7.)3 Yemek kaşığı
tepeleme kakao,
8.)2 Su bardağı un,
Yapılışı:
Yumurta ve şeker, mikserle çırpılır.
Süt,sıvıyağ,kakao, un, vanilya,kabartma
tozu eklenip malzemeler karışana kadar karıştırılır.Yağlanmış ve unlanmış kek kalıbına kek harcının yarısı
dökülerek hindistan cevizli toplar aralıklı olarak dizilir.
Kalan hamur kek kalıbına dökülerek 180 derecelik
fırında pişirilir.
Afiyet olsun...
30 Eylül 2015 Çarşamba
Kışlık Yiyecek Hazırlıkları Tamamlandı (2)
Bir önceki yazımda kışlık yiyecek hazırlıklarıma başladığımı ve kırmızı biberleri nasıl hazırlayarak derin dondurucuya attığımı anlatmıştım. Bu yazımda da (daha önceki yazılarımdan birinde paylaştığım) kemik suyunu, taze fasulyeyi ve vişneleri derin dondurucuda nasıl muhafaza ettiğimi anlatacağım.
Bittikçe devamlı olarak yaptığım ilikli kemikleri güvendiğim bir marketten ayırttım ve evde kaynattıktan sonra soğuttum, buzluk poşetlerinin ağız kısmına huni takarak içine kemik sularını doldurdum, ağızlarını bağladım, üst üste dizerek buzluğa koydum. Bunları çorbalara, pilavlara, yemeklere kırarak atıyorum, kesinlikle hazır et veya tavuk bulyon kullanmıyorum.
Taze fasulyeleri yıkadıktan sonra doğradım, domatesleri kaynar suda beklettikten sonra kabuklarını soydum doğradım ve fasulyelerle birlikte aynı derin bir tencerede az miktar tuz ve yağını ekleyerek kavurdum. Soğuduktan sonra yine buzluk poşetlerine koyarak derin dondurucuya yerleştirdim.
Oturduğumuz sitenin girişindeki vişne ağacından toplanan vişneleri de yıkayarak buzluk poşetlerine koyduktan sonra derin dondurucuya yerleştirdim. Bu vişneleri komposto yapımında ya da keklerin üzerine doğramak için kullanıyorum.
Umarım yazım faydalı olmuştur.
Sevgilerimle...
Kışlık Yiyecek Hazırlıkları Tamamlandı (1)
Merhaba,
Ev hanımlarının eylül ayında yapmış olduğu faaliyetlerden birisi de kış için derin dondurucuya atılacak yiyeceklerin hazırlanmasıdır. Buzdolabımın derin dondurucusu haricinde bir dondurucum olmadığından ben de sığdığı kadarıyla kendimce birşeyler hazırladım ve sizlerle paylaşmak istedim.
C vitamini deposu olan, sindirim sistemini düzenlediği için mide açısından oldukça yararlı olan, stresi ve kolestrolü azaltan, iştah açan, metabolizmayı hızlandıran, kan dolaşımını düzenleyan, karaciğer ve akciğer dostu olan, damar tıkanıklarının oluşmasını engelleyen ve yazamadığım başkaca faydaları olan kırmızı biber ile göreve başladım.
Öncelikle kırmızı biberleri yıkadım, süzdüm ve kuruttum. Sonrasında yağlık kağıt serili olan fırın tepsisine dizdim. Fırında közlendikten sonra soğuması için 5-10 dk kadar beklettim ve kabuklarını soydum. Salata tahtasında resimde göründüğü gibi doğradım. Doğranmış kırmızı biberleri derin bir kaba koyduktan sonra üzerine zeytinyağı, bolca doğranmış sarımsak ve tuz ekledikten sonra harmanlıyoruz. Soğuduktan sonra da buzdolabı poşetlerine koyup derin dondurucuya atıyoruz.
Sevgilerimle...
29 Eylül 2015 Salı
Öksüzler Treni
Bazen
içinizdeki çocuk geçmişinizde hapsolur ve siz o çocuğu kurtarmak için tüm
umutlara sımsıkı sarılırsınız…
1854-1929 yılları arasında Amerika'da öksüz kalan veya terk edilen çocukların
yeni bir aile edinebilmeleri için ülkenin çeşitlitren istasyonlarında durarak
kendilerini beğenecek aileleri bulmalarını konu edinen gerçekçi ve sürükleyici
bir hikaye. Kulağa hoş bir hizmetmiş gibi gelen bu seyahatler aslında içinizi
acıtacak olaylarla dolu. Ailesini kaybeden ve umutsuz bir dünyada yapayalnız
kalan bu çocukların tek umudu öksüzler treni. Kim bilir hangi istasyonda hangi
aile onları ne amaçla sahiplenecek. Evlatlık alacak ailelerin amacı çocuk
sahibi edinmek gibi görünse de asıl amaçları kendilerine hizmet edecek birini
bulmak. Bu küçük öksüzlerden kimi hizmetçi, kimi çocuk bakıcısı kimi çiftlik
çalışanıolacak.
Hikayemizin
kahramanı Vivian Daly 1929 yılında ailesi ile birlikte yokluk nedeniyle
İrlanda'dan Amerikaya göz etmiş, ancak bir yangın sonrası ailesini kaybetmiş ve
kendisi gibi sahipsiz kalan çocuklarla birlikte yeni bir aile edinebilmesi için
öksüzler trenine bindirilmiştir. Kendisini evlatlık edinen koruyucu aile ve
sonrasında yaşadığı kötü olaylar küçük bir kız çocuğuna göre çok ağır olmasına
rağmen üstensinden gelmiş ve şu anki ismini veren ailede mutluluğu
yakalamıştır. Bu olayların arasında çok güzel bir tesadüf vardır ki hayatının
dönüm noktalarından birisi olmuştur. Öksüzler treninde başlayan ve yıllar sonra
hayatına yön veren bu tesadüfü kitabı okuduğunuzda öğrenmiş olacaksınız.
Hikayemizin
diğer bir kahramanı olan ve Vivian gibi koruyucu aile tarafından sahiplenen
ancak asi bir genç olması nedeniyle sürekli sorunlar çıkartan 17 yaşındaki
Molly Ayer, artık 90 lı yaşlarınısürmekte olan Vivian ile tanışmış ve kamu
hizmeti gereği Vivianın anıları ile dolu olan çatı katını temizleme hizmetini
yapmış ve asi olan yaşam tarzı farklı bir yöne doğru sürüklenmiştir.
Bence
okumaya değer bir kitap, ben beğendim. İnternette bulmuş olduğum ilgili
resimleri de kitabı okurken hafızanızda canlanmasına küçük bir katkı olması
için ekledim.
Sevgilerimle...
10 Eylül 2015 Perşembe
Vintaj Modası ( Vintage&Retro)
Bizim kültürümüze fazla yakın olmayan ancak internet
sayesinde eski özlemimizi hareketlendiren, önce eşyalarda sonra otomobillerde
ve ardından moda dünyasında kullanılan vintaj (vintage) teriminden bahsetmek
istiyorum. Vintaj aslında bir moda terimi. Anlamı
itibariyle önceki dönemlere ait tek ve özel parça ya da koleksiyonlara vintage
denilmekteymiş. Elbetteki bahsedilen ürünlerin vintaj olabilmesi için belli bir
geçmişinin belki yaşanmışlığının ya da bir döneme ait olması gerekmekte .
Günümüzde en çok moda ve ev tekstil yada
dekorasyon ürünlerinde vintaj tarzı kullanılmaktadır. Birçok ünlü marka
ürünlerini tasarlarken vintaj tarzından yararlanıyor. Örneğin vintaj tarzı
kıyafetler; yüksel bel pantolon, etek, mayo...ev dekorasyon ürünleri; mobilyalar,
yatak örtüleri, yastıklar, halılar, perdeler, mutfak eşyaları.
Eskiye özlem duyan yada tarz olarak kendine yakın
hisseden herkesin vintaj ürünlerini beğendiğini düşünüyorum.
Vintaj antika kadar eski yıllara uzanmıyor ancak
zamanın modası günümüzün eski modasıdır.
Bir de retro terimi var, bu ise vintaj tarzı yeni
ürünlerdir, aslında eski olmadıkları için vintaj değildir. Yani vintaj
gerçekten eski ürünler için kullanılır, retro ise eski gibi görünen yeni
ürünler için kullanılır.
Şimdi internetten seçtiğim vintaj tarzı
ürünlerden bazılarını paylaşmak istiyorum. Sevgilerimle...
4 Eylül 2015 Cuma
Flormar BB Sprey Köpük Baz ve Köpük Fondöten
Makyaj ürünlerine oldukça ilgili olan bir arkadaşımın tavsiyesi ile edindiğim iki adet üründen size bahsetmek istiyorum. Makyaj ürünlerini kullanırken baz yada fondöten kullanmama rağmen bu iki ürünü arkadaşımda gördükten sonra bana da alması için ricada bulundum.
Nemlendirici sürülmüş olan cildimin üzerine sadece köpük bazı sürdükten sonra allığımı kullandım, yüzümde netlik ve canlılık oluştu. Ama hiçbir şekilde sürmüş olduğum ürünün yüzümde bir ağırlığı olmadı. Söylemiş olduğum gibi daha önce hiç makyaj bazı kullanmamıştım ve bu ürün beni hiç rahatsız etmedi. İçeriğindeki bileşenler sayesinde cildi nemli tutma, makyajı sabitleme ve güneşin zararlı ışınlarına karşı koruma özelliği olduğunu söyleyebilirim.
BB Sprey Köpük Fondöteni almaya niyetim yoktu, çünkü hiç fondöten kullanmıyorum. Ancak arkadaşım kendisinde olan üründen eline sıkıp uygulama sonucunu gösterdiğinde bildiğimiz ürünlere benzemediğini doğal bir ten makyajı görüntüsü verdiğini, yine nemlendirme ve canlandırma özelliği içerdiğini fark ettiğimden o üründen de getirmesini rica ettim. Ben 002 numara ivory olanı aldım. Koyu olmayan bir rengi var. Bu tarz ürünler arayanlar ve merak edenlere tavsiye edebilirim.
Not: İki ürünü kullanırken süngeri ıslatmak suretiyle kullandığınızda porselen makyaj özelliği yarattığını da ayrıca eklemek istiyorum.
Not: İki ürünü kullanırken süngeri ıslatmak suretiyle kullandığınızda porselen makyaj özelliği yarattığını da ayrıca eklemek istiyorum.
Sevgilerimle...
12 Ağustos 2015 Çarşamba
Funna Baby - Best Friends
Bebe tekstilinin en önemli markalarından birisi olan Funna Baby tekstil ürünlerini fırsat buldukça size tanıtmaya çalışıyorum. %100 pamuk olan, yumuşacık dokusu ile hem sizin hem de bebeğinizin rahatlıkla ve severek kullanacağı ürünler tasarlıyorlar. Yıkandığı zaman solma yada ürünün şekil özelliklerini kaybetme gibi olumsuz yönleri yok. Funna Baby ürünlerini kullandığınız zaman markanın diğer ürün modellerini de mutlaka araştıracağınızı ya da sevdiklerinize önereceğinizi tahmin ediyorum.
Funna Baby Best Friends modelinde olan ve sizin için kolaj çalışması yaparak biraraya getirdiğim ürünlerin resimlerini aşağıda görebilirsiniz.
Ben bu rengi hem kız hem de erkek bebek odalarına çok yakıştırıyorum. Kız bebek için pembe, erkek bebek için mavi olacak düşüncesine tamamen karşıyım.
Best Friends modelli perde, uykuseti, havlu ve olmazsa olmaz kirli torbasını çok beğendim. Hepsini anladık ama kirli torbası da şart mı diye soracak olursanız şöyle bir açıklama yapabilirim. Ben de oğlumda farklı bir modelin kirli torbasını kullanıyorum. Oğlum 2 yaşını geçti ama ben halen çamaşırlarını kendi kirli torbasına koyuyor ve ayrı yıkıyorum. Hem hijyen açısından düşünüldüğünde daha sağlıklı oluyor hem de çamaşırları ayırmak için zaman harcamıyorsunuz.
Bebeğiniz ilk doğduğu zaman hassas olması nedeniyle sinekten, tozdan vs sakınıyorsunuz. Bu gibi durumlarda bildiğiniz gibi cibinlikler, tüller, beşik üzerine örtülen eşarplar kurtarıcı ve koruyucu olmaktadır. Funna Baby seçtiğiniz ürünün modeline uygun olarak cibinlik te tasarlamış. Oldukça şık ve kullanışlı olan cibinliklerini tavsiye ederim. Ben iki model uyku seti kullandığım için iki tane cibinliğim vardı. Bebeğiniz için bir oda ayarladıysanız abajur ve tavan lambası da kullanabilirsiniz.
İrtibat ve temin için: mutlugunlugum@gmail.com
İrtibat ve temin için: mutlugunlugum@gmail.com
7 Ağustos 2015 Cuma
Kalpten Kurabiyeler
Ev yapımı ama pastane tadında kurabiye yemek ister misiniz? Bir süre önce çok sevdiğim bir ablamı misafirliğe gittiğimizde ikram ettiği ve mutlaka bu tarifi senden alacağım dediğim tarife sağolsun telefonuma tarif sayfasının resmini göndermesi ile kavuşmuş oldum.
Yorgun argın geldiğimiz iş dönüşlerinde bu aralar havaların da güzel olmasından kaynaklı en sık yaptığımız şey, yemek sonrası ve biraz da havanın kararmasına yakın sitemizin çardaklarında komşularımızla oturmak, çay sohbetleri yapmak. Ben de almış olduğum kurabiye tarifini uygulayarak çayın yanına bir lezzet katmak istedim.
İşte size kurabiyemin tarifi ve görüntüsü...Afiyet olsun...
1 paket yumuşak margarin
1 su bardağı sıvıyağ
2 paket kabartma tozu
6 tatlı kaşığı şeker
1 tatlı kaşığı tuz
2 yemek kaşığı çörek otu
1 yumurta ( akı içine, sarısı dışına)
1 çay kaşığı kırmızı biber
Aldığı kadar un
6 Ağustos 2015 Perşembe
Yaşadığın Günü Kavra
"Yaşadığın günü kavra" yani "Carpe Diem" kelimelerini duyduğumda aklıma ilk gelen 1989 yapımı olan "Ölü Ozanlar Derneği" filmi olur.
Eğer yaşamak istediğin oysa ya da buysa mutlaka onun peşinde koşmalı, hayallerini ertelemeden, yaşadığın günün tadını çıkartarak ve en önemlisi şükrederek anı yaşamalısın.
Robin Williams, John Keating adıyla disiplinli olan Welton Akademisinde yine aynı okuldan mezun olmuş olan bir edebiyat öğretmenini canlandırmış, baskı ve disiplin altında eğitim alan öğrencilere edebiyata farklı bir açıdan bakmalarını sağlamaya çalışmıştır. Önemli olan hayatı anlamaya çalışmaktır, özgür düşünebilmektir. Tabiki bu eğitim tarzı, tamamen ters bir eğitim sistemi üzerine kurulu olan akademide hiç hoş karşılanmayacaktır.
Unutulmaz repliklerine bir göz atalım mı:)
***Yaşadığın günü kavra! Henüz vakit varken tomurcukları topla. Zaman hâlâ uçup gidiyor.
***Ve bugün gülümseyen bu çiçek, yarın ölüyor olabilir."
***Ve bugün gülümseyen bu çiçek, yarın ölüyor olabilir."
***Sana gülmüyoruz, sana doğru gülüyoruz.
***Kim ne derse desin, sözcükler ve düşünceler dünyayı değiştirebilir.
***Aptalca hayaller peşinde koşmayan bir kalp gösterin, ben de size mutlu bir insan göstereyim.
***Dikkat edilmesi gereken ve cesaretli olunması gereken zaman vardır ve mantıklı bir kişi hangisi olduğunu bilir.
***Eğer biz gölgeler haddimizi aşmışsak, her şeyin tatlıya bağlandığını düşünün. Aslında bu görüntüler oluşurken siz kazara burada bulundunuz.
***Millet, kendi sesinizi bulmak için çabalamalısınız. Çünkü ne kadar uzun beklerseniz, bulmanız o kadar zor olur.
***Ormanda yol ikiye ayrıldı ve ben hep daha az kullanılanı seçtim. Bu hayatımdaki tüm farkı yarattı.
***Carpe Diem'i dinleyin. O size yol gösterecektir.
***Eğer insan, güvenle hayallerinin peşinden giderse hiç beklemediği başarıyla karşılaşır.
***Ormana gittim çünkü bilinçli yaşamak istiyordum. Hayatı tatmak ve yaşamın iliğini özümsemek istiyordum. Yaşam dolu olmayan her şeyi bozguna uğratmak ve ölüm geldiğinde aslında hiç yaşamamış olduğumu fark etmemek için.
***Hayatın iliğini emmek, kemiği boğazına kaçırmak değildir.
***Hepimizin kabullenmeye ihtiyacı var ama inançlarınızın size özgü olduğuna güvenin.
***Bu bir savaş, muharebe; kalpleriniz ve ruhunuz yara alabilir.
***Ağlamak değil gülmek için sebepler arayın.
***İçimdeki barbarca çığlığı dünyanın çatısından haykırıyorum.
Bu filmi izlemeyenleriniz varsa mutlaka izlemesini tavsiye ederim.
13 Temmuz 2015 Pazartesi
Çocuğumla Eğlenirken Blogunda Çekiliş Var...
Etkinlik materyali çekilişi (hediyesi) kazanmak isterseniz Çocuğumla Eğlenirken Blogunu ziyaret edebilirsiniz.
İyi günler, hayırlı çekilişler dilerim.
1 Temmuz 2015 Çarşamba
Klasik Test Kuramı Nedir?
KLASİK TEST
KURAMI NEDİR?
Gözlenen ile
gözlenemeyen arasındaki bağıntılar, bir başka ifade ile ölçülebilen
değişkenlerden gözlenemeyen değişkenlerin elde edilmesine dayanan yaklaşımlar
ölçmenin temel konularını oluşturmaktadır. Bu bağıntılar genel olarak iki
sınıfta ele alınabilir. Bunlardan birisi doğrusal diğeri ise doğrusal olmayan
bağıntıdır. Doğrusal bağıntılardan en yaygın olarak kullanılanı, klasik test
kuramı, doğrusal olmayan yaklaşımda ise örtük özellikler kuramıdır. Yani test
geliştirme sürecinde kullanılan ölçme ve değerlendirme yöntemlerinden birisi
klasik test kuramıdır. Test geliştirmede madde ve test istatistiklerini
kestirme açısından kullanılan
yöntemlerden birisidir.
Klasik test kuramı ölçme kümesi ile ölçülmek
istenen özellik arasındaki bağıntıyı açıklamaya yönelik (1) eşitliğinde verilen
regresif modeli temel almaktadır. Bu doğrusal bağıntı, gözlenen puanlar (x) ve
gerçek puanlar (t) arasındaki doğrusal bir model ile açıklanabilmektedir. Bu
nedenle gerçek puan modeli olarak ta adlandırılmaktadır.
Klasik test
kuramı, gerçek puanlar ile gözlenen puanlar arasındaki fonksiyonel bağıntıdan
yararlanarak doğrusal model kestirilmektedir. Ancak klasik test kuramında elde
edilen istatistikler üzerinde çalışılan veri kümesinden elde edilmesinden
dolayı veri kümesinin karakteristik özelliklerini taşımaktadır. Test puanları dağılımının normal olması
durumunda klasik test teorisinin madde güçlük indeksi (p) ve madde ayırıcılık
gücü(r) indeksidir. Test geliştirme istenilen niteliklere sahip bir test
oluşturma sürecidir. Bir test maddelerden oluştuğundan maddelerin nitelikleri
de test geliştirme sürecinde çok önemlidir. Hazırlanan test formu uygun bir
grup üzerinde denenir ve deneme uygulamasından elde edilen verilerden madde ve
test istatistikleri kestirilir. Bu istatistiklere dayanarak, istenilen
özellikteki maddeler seçilir ve geliştirilmek istenen test oluşturulur.
Günümüzde,
eğitim süreci boyunca öğrenciye ve eğitim sisteminin farklı öğelerine yönelik
karar verilme durumlarında sıklıkla testler kullanılmaktadır. Testlerin eğitim
sisteminde genel kullanım amaçları, öğrencilerin ilgi ve yeteneklerinin
belirlenmesi, öğretim programının değerlendirilmesi, öğretimin etkiliğinin
belirlenmesi, öğrenme eksikliklerinin belirlenmesi ve öğrenci başarısının
değerlendirilmesi olmak üzere beş temel grupta toplanabilir. Testlerin eğitim
sürecindeki kullanım amaçlarından görüleceği üzere, farklı amaçlar için
geliştirilmiş testlerden elde edilen sonuçlar, eğitim sürecinde alınacak birçok
karara dayanak sağlamaktadır. Dolayısıyla, ancak testlerden elde edilen
sonuçların güvenilir ve geçerli olması durumunda, bu sonuçlar göz önüne
alınarak verilen kararların amaca hizmet edebilmesi mümkündür, aksi takdirde
verilen kararların isabetliliği şüphe çekici olacaktır.
Testlerden
elde edilen ölçme sonuçlarının güvenilir ve geçerli olması, test geliştirme
süreci basamaklarının uygun olarak izlenmesi ile sağlanabilir. Test geliştirme
süreci, ölçülmesi amaçlanan özelliğin belirlenmesi amacıyla, sistematik bir
yolla, ölçme aracının uygulanabilir hale getirilmesini ifade eder. Test
geliştirmenin en önemli basamaklarından birisi de maddelerin yazılmasıdır.
Maddelerin yazılabilmesi için öncelikle ölçülmesi amaçlanan özelliğin hangi
madde türü ile en uygun şekilde ölçülebileceğine karar verilmelidir. Bu işlem
tamamlandıktan sonra, uygun görülen madde türü veya türleri ile maddelerin
yazılmasına geçilebilir.
Maddeler,
testi oluşturan birimlerdir ve maddelerin kalitesi, içeriğinde bulunduğu testin
isabetli kararlara dayanak olacak sonuçlar sağlaması açısından büyük öneme
sahiptir. Maddeler ile ölçülmek istenen özelliğin diğer özellikler ile
karıştırılmadan ölçülmesi, o maddeden alınan puanların geçerli olmasını sağlar.
Bu durumun sağlanması için ölçme yapılacak grup, ölçülecek özellik anlamında
tanınmalı, grup içindeki olası bilişsel farklılıklar dikkate alınmalıdır.
28 Nisan 2015 Salı
Soma’daki “Toplumsal Dönüşüm Projesi” Onlarla Hayat Buldu!
Soma İçin Bir Olduk: Madenci köylerindeki çocuklar da unutulmadı...
Allianz Türkiye, sivil toplum örgütleriyle el ele vererek, bölgede etkilenen vatandaşlara ulaşabilmek, onların yaralarını sarmak ve yeni başlangıçlarını desteklemek için Soma’daydı. Soma’da 2014’te gerçekleşen ve ulusumuzu derinden sarsan maden faciasının ardından, Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği (APHB) ve Bilim Kahramanları Derneği (BKD) ile işbirliği yapılarak “Allianz SomaDA”yı (Soma Dayanışma Ağı) geliştirdi.
Hamzacık Köyü’nden 7. sınıf öğrencisi Nizamettin anlatıyor: “Babam madenci, annem ev hanımı. 9 kişilik bir takımımız var. Bizim Voltronik adında bir robotumuz var. Programladığımız şeyleri yapabiliyor.” Nizamettin ve arkadaşları da bilim kahramanları arasına katıldı.
“Allianz SomaDA”yı kapsamında, BKD ile yapılan işbirliği sayesinde, Soma çevresinde, olaydan etkilenen 6 ilçedeki 16 okulun, Bilim Kahramanları Buluşuyor turnuvasına katılımı sağladı. 34 gönüllü öğretmen, 150’ye yakın öğrencinin oluşturduğu 17 farklı Allianz SomaDA takımını 4 ay boyunca turnuvaya hazırladı. Bu yolla, öğrencilerin normal hayata dönüşü desteklenirken, psikososyal ve kişisel gelişimlerine de katkı sağlanması amaçlandı.
“Allianz SomaDA”nın bir ayağı da faciadan etkilenen ailelerin çoğunlukta olduğu Dursunbey’deydi. APHB ile yapılan işbirliği sayesinde, Dursunbey’de bir psikososyal destek merkezi açıldı. Çocuklara, yetişkinlere ve gruplara yönelik üç görüşme odası bulunan Dursunbey Psikososyal Destek Merkezi’nin hizmetleri, merkeze uzak bölgelere de ulaştırıldı.
Bir boomads advertorial içeriğidir.
Allianz Türkiye, sivil toplum örgütleriyle el ele vererek, bölgede etkilenen vatandaşlara ulaşabilmek, onların yaralarını sarmak ve yeni başlangıçlarını desteklemek için Soma’daydı. Soma’da 2014’te gerçekleşen ve ulusumuzu derinden sarsan maden faciasının ardından, Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği (APHB) ve Bilim Kahramanları Derneği (BKD) ile işbirliği yapılarak “Allianz SomaDA”yı (Soma Dayanışma Ağı) geliştirdi.
“Allianz SomaDA”yı kapsamında, BKD ile yapılan işbirliği sayesinde, Soma çevresinde, olaydan etkilenen 6 ilçedeki 16 okulun, Bilim Kahramanları Buluşuyor turnuvasına katılımı sağladı. 34 gönüllü öğretmen, 150’ye yakın öğrencinin oluşturduğu 17 farklı Allianz SomaDA takımını 4 ay boyunca turnuvaya hazırladı. Bu yolla, öğrencilerin normal hayata dönüşü desteklenirken, psikososyal ve kişisel gelişimlerine de katkı sağlanması amaçlandı.
“Allianz SomaDA”nın bir ayağı da faciadan etkilenen ailelerin çoğunlukta olduğu Dursunbey’deydi. APHB ile yapılan işbirliği sayesinde, Dursunbey’de bir psikososyal destek merkezi açıldı. Çocuklara, yetişkinlere ve gruplara yönelik üç görüşme odası bulunan Dursunbey Psikososyal Destek Merkezi’nin hizmetleri, merkeze uzak bölgelere de ulaştırıldı.
Bir boomads advertorial içeriğidir.
6 Nisan 2015 Pazartesi
Bir Cep Telefonu Hikayesi
Merhaba
Bir cep telefonu markası ile evvelce başıma gelen bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum
...
Bir süre önce yurt dışına çıkan babam x marka telefon getirdi. Telefonu
daha önce kullanmadığım için marka ve modeli hakkında bilgimiz yoktu. Telefonu
kullanabilmek için öncelikle vergisini ödedik, ödeme evrakları ile birlikte hattımı kullandığım operatörün bayisine giderek imei bilgileri ile birlikte yurt dışı cihazın açılış işlemlerini
yaptırdık. Telefon bir gün sonra açıldı ancak usb kablosu ile bilgisayar
bağlantısı kurulamadı, sadece pirizden şarj oluyordu. Ayrıca kullanmaya
başladıktan sonra internet üzerinden uygulama indirmek istediğimde ilgili versiyonunun
düşük olması nedeniyle uyarı verdi.
İnternet üzerinden yaptığım araştırmalar neticesinde
versiyonunun yükseltilemediğini öğrendim. Telefon bayisine gidip internet
uygulama sorununu ve usb bağlantı sorununu belirttiğimde ise yazılım
yüklenebileceğini ancak yüzde elli ihtimal çalışabileceğini yada cihazın
tamamen kilitleneceği bilgisini verdiler. Sonuç itibariyle telefon ile internet yada bilgisayar arasında veri
paylaşımı yapamadım. Bir süre bu şekilde kullandıktan sonra örnek olarak müzik
dinleyemediğimi veya resim çekmediğimi fark ettim. Kullanmış olduğum eski cihaza geri döndüm.
X cihazı babama vermeye karar verdim ki kendisi de zaten
kullanmak istiyordu. Telefonu vermeden önce şu sorununu da fark ettim ki,
telefonu kullanmaya başladıktan sonra kaydettiğim numaralar sim karta değil,
telefona kayıt olmuş ve sim karta aktarılmıyor, tek tek silinmesi gerekiyor,
toplu silme işlemi de yapmıyor. Format atmaya karar verdik, format
işlemine başladıktan sonra ekrana bir elma resmi (apple simgesi) geldi bir daha
da gitmedi. Bu durum iki üç gün sürünce telefon servise gitti, geri döndüğünde
artık yapılacak bir işlem olmadığı bilgisini aldık.
Ancak babam bir telefoncuya giderek telefonu tamir etmeyi ve çalıştırmayı başardı. Bir kaç gün heyecanlı bir kullanım süreci geçirdi.
Bir gün annemle birlikte babam dışarıya dolaşmaya çıktıklarında babam geçici olarak telefonu anneme vermiş ve annem de yanına yaklaşan bir köpekten korkarak telefonu elinden düşürmüş.
Telefon artık hiç çalışmıyor :) :)
25 Mart 2015 Çarşamba
Funna Baby Beep Beep Modeli
Funna Baby Beep Beep Modeli
Bebeğiniz veya sevdikleriniz için uyku seti, perde, kirli torbası, alt açma, tavan lambası, abajur, cibinlik, havlu ve kese ürünlerini ister takım ister tekli halde satın alabilirsiniz.
Modellerin devamını görmek için tıklayınız.
19 Mart 2015 Perşembe
Bloga Takipçi Eklemek
Merhaba,
Bazen takip etmek istediğiniz bloglarda takip bölümünü bulamıyor, ya da "İşleminiz gerçekleştirilemedi. Lütfen tekrar deneyin" benzeri uyarılar alabiliyorsunuz. Böyle durumlarda hiç canınızı sıkmayın ya da takip etmeyi düşünmekten vazgeçmeyin.
İşte sizinle blog eklemenin basit bir yolunu adım adım yazarak paylaşıyorum.
1- https://www.blogger.com internet adresini açıyor ve blog sayfamıza bağlanıyoruz.
2- Okuma Listesi bölümünün altındaki "ekle" butonunu tıklıyoruz.
3- Açılan küçük penceredeki URL'den ekle kutucuğuna eklemek istediğimiz blog adresini yapıştırdıktan ya da yazdıktan sonra "izle" butonunu tıklıyoruz.
4- Birden fazla blog takibi yapmak için aynı ekranda "+Ekle" botunu var, ilgili butonu tıklayarak birden fazla blogu listeye ekleyerek takibini gerçekleştirebiliyoruz.
Artık takibe almış olduğunuz blogları okuma listesi bölümünün altında görebilir, paylaşımlarını inceleyebilirsiniz.
Sevgilerimle...
10 Mart 2015 Salı
Beyaz Sabun
Merhaba,
Geleneksel
Türk hamamı sabunu olan beyaz sabun, temiz koku denince akla gelendir. Hangimiz ellerimizi beyaz sabun ile
yıkadıktan sonra kokusunu içimize çekmemişizdir ki, mis kokusu ile her daim insana huzur verir.
Bu
yazımda özellikle eskiden tüm evlerde sadece banyolarda değil bulaşık, çamaşır
ve ev temizliğinde de kullanılmış olan beyaz sabuna yer vermek istedim. Artık eskisi kadar
kullanılıyor olmasa da hala birçoğumuz için temizlik ürünleri arasında baş
tacıdır.
Bebek
çamaşırları bildiğiniz gibi kullandığımız deterjanlardan farklı olarak granüllü
sabun tozu gibidir. Bu da gösteriyor ki sağlık açısından faydalı olan sabun
tozu kullanımıdır. Bazen lekeleri çıkarma konusunda sıkıntı yaratsa da lekeli
çamaşırlar sabun tozu eklenmiş suda bir süre bekletildiğinde ve sonrasında
çamaşır makinesinde yıkandığında lekelerden arınacak ve mis gibi temizlik
kokacaktır. Hatta bence bu koku diğer deterjan kokuları kadar da zararlı
olmayacaktır.
Çamaşır
temizliğinin yanı ev temizliğinde de beyaz sabun tozu katılarak hazırlanmış bir
temizleme suyu kullanıldığında hem temizlenen yerler daha hijyenik olacak hem
de temizlerken kullandığımız silme bezleri daha temiz olacaktır.
Ancak dikkat edilmesi gereken
şey, temizleme suyunun sıcak olması gerektiğidir. Böylelikle sıcak suda erimiş
olan beyaz sabun tozu bakterilerin yok edilmesini kolaylaştıracaktır.
Bana göre beyaz sabun diğer
temizlik ürünlerine göre daha sağlıklıymış gibi geliyor. Kokusunu da çok
seviyorum. Kokusuna olan düşkünlüğüm nedeniyle beyaz sabundan küçük bir ev
kokusu yaparak banyoya astım.
Nasıl yaptığıma gelince bir
kalıp beyaz sabunu alarak rendeledim ve rendelenmiş olan küçük parçaları tülden
yapılmış küçük bir çantanın içine koydum ve banyodaki havlu askılığına astım.
Sizlere de beyaz sabun kokulu günler dilerim.
Sevgilerimle...
17 Şubat 2015 Salı
Ebruli Günlerden Mis Kokulu Taşlar
Ebruli günler blogunun sahibi sevgili arkadaşım Ebrunun, blogunun 1. yıl dönümü sebebiyle blogunu takip eden arkadaşları için güzel bir etkinlik hazırlamıştı. Ebrucum hazırlar da ben katılmaz mıyım:) Sağolsun kendi hazırladığı mis kokulu taş isimlikleri hiç üşenmeden tek tek kargoya vermiş. Benim kargom da dün itibari ile tarafıma ulaştı. Yine mi sana kargo geldi diye takılan iş yerindeki arkadaşlarımın meraklı bakışları eşliğinde paketimi açtım ve resimde gördüğünüz güzel hediyem ile karşılaştım. Eve gidince de salonumdaki dolaba koydum, her yer mis gibi koktu. Ebrucum tekrar teşekkür ederim, ellerine ve emeğine sağlık...
13 Ocak 2015 Salı
Disiplin Modellerinin Değerlendirilmesi ve Yorumlanması
Günümüzde anne ve babalar ile öğretmenlerin özellikle üzerinde durduğu konulardan birisi öğrenci disiplinidir. Sizlerle disiplin modelleri üzerine evvelce hazırlamış olduğum bir ödev dokümanımı paylaşmak istiyorum. Burada uygulanan disiplin modellerini ve kendimce yapmış olduğum yorumları okuyacaksınız.
1- Davranış Değişikliği Modeli ( Skinner)
Bu
disiplin modeline baktığımızda bir okul ve sınıf disiplin modelinin önerilmemiş
olduğunu okulda ve sınıfta öğrenci davranışlarının kontrol edilmesine ilişkin
bir yorumlama olmadığını görmekteyiz. Öğrenciye ödül veya ceza verildiğinde
davranışının istenen yönde
şekillenebileceği düşünülmüştür. Yani
davranış olumlu ise ödül verilerek bu davranışın pekiştirilebileceği, olumsuz
ise de göz ardı edilerek söndürülebileceği varsayılmıştır. Bana göre; öğrenciye ödül olarak, takdir edici ve uygun bulduğunu
belirtir yorumlar ya da güler yüzlü bir dönüş verilebilir ve olumlu hareketi
pekiştirilebilir. Ancak bu yöntemde uygulanan ceza istenmeyen davranışın
önlenmesi yerine öğrencide olumsuz duygular oluşmasını sağlayabilir. Örnek
olarak, öğrencinin dersten veya öğretmenden soğumasına neden olabilir. Bu
nedenle bu disiplin modelinde öğretmenlerin ödül alabilecek davranışları
açıklaması ve uygun olmayan davranışlar karşısında sonuçları hakkında önceden
bilgi vermesi daha uygun olacaktır.
2- Sosyal Disiplin Modeli (Dreikurs)
Bu
disiplin modelinde öğrenci sosyal bir varlık olduğu için ve karşılanması
gereken temel gereksinimler olduğu için, öğretmenin daha dikkatli olması
gerekmektedir. Çünkü dikkat edilmediği takdirde öğrencide tanınmak, dikkat
çekmek, güç mücadelesi, öç alma, yetersizlik göstermek gibi uygun olmayan
davranışlarla karşılaşabilmektedir. Bana göre, önemli olan öğretmenin bu
davranışlarla mücadele edebilmesidir. Örneğin
8 Ocak 2015 Perşembe
SOKRATES’İN FELSEFESİ VE SOKRATES’İN SAVUNMASI
SOKRATES’İN FELSEFESİ VE SOKRATES’İN
SAVUNMASI
Sokrates (MÖ 469-399) 469 yılında
Atina’da doğmuştur. Kendini eğitmiş bir
kişidir. Öğrendiklerini başkalarına öğretmiş, bu işten para kazanmamıştır.
Aristokrasiden pek seçkin öğrenci kitlesi vardı. Bildiklerini herhangi bir
kitapta yazmamıştır. Onun düşüncelerini bize öğrencileri Platon (Eflatun):
Savunma, Kriton, Fedon ve Ziyafet adlı kitapları Sokrates’i anlatmış.Ksenofonise
Hatıralar, Savunma, Ziyafet ve Ekonomi gibi eserlerle onu bize anlatır.
Sokrates’e kadar Antik Yunan felsefesi
tabiat ve kozmoloji gibi konularla ilgileniyordu.Sokrates’le birlikte felsefe
yeni bir döneme girdi. Sofistlere kadar insanhenüz felsefenin konusu bile değildi.
Felsefenin yönünü insana çeviren Sokrates olmuştur.Çiçero’ya (MÖ 106-43) göre “felsefeyi gökten yere
indiren” Sokrates olmuştur.Felsefenin konusunu insana, ahlaka şehirlere ve
topluma çeviren kişi Sokrates’tir.
Sokrates, çağdaşları ve özellikle
gençler üzerinde büyük etki göstermişti. Bunun nedeni, düşüncelerine uygun
olarak tam bir bilge hayatı sürmesi; “hakikati” aramaktan başka bir tutkuya
kapılmamış olmasıydı. Düşüncesi ile davranışları arasında tutarlılık ve bir
bütünlük bulunması da Sokrates'i, günümüzün düşüncesine ve felsefesine
yaklaştıran çok önemli bir özelliktir. Sokrates, içinde yaşadığı toplumun
inançlarını, törelerini, peşin hükümlerini, sahte yanlarını derinlemesine
eleştirip ortaya koyduğu
Bir Lider Olarak "Steve Jobs"
Steve Jobs küçük yaşta terk edilmiş
olması ve evlatlık verilerek bunun bilincinde büyümüştür. Bu terk edilmişlik
duygusunu kendisini sahiplenen ebeveynlere yansıtmasa da zaman zaman çok yakın
arkadaşlarına bu durumun kendisinde yarattığı acıdan bahsetmiştir. Ve yaşantısı
boyunca sergilediği davranışlar kendisinin bu durumundan ötürü daha bir
bağımsız davranmaya çalıştığını, farklıritimlerde hareket ettiğini ve bence bir
liderde olabilecek bir özellik olarak düşünürsek, mutlaka doğduğu dünyadan
farklı bir dünyada yaşadığını bildiğini göstermektedir. Çünkü kendisi bu
durumunu şöyle belirtiyor. “Evlatlık
olduğumu bilmek kendimi daha özgür hissetmemi sağlamış olabilir, ama kendimi
asla terk edilmiş hissetmedim. Ebeveynim kendimi özel hissetmemi sağladılar
hep.”
Steve Jobs otoriter bir lider
yaklaşımı sergileyerek yaptığı herşeyde mutlak kontrol
sahibi olma arzusu duymaktadır ve bu kişiliğinden ve doğduktan sonra terk
edilmiş olmasından kaynaklanmaktadır.
Öğretmeni Jobs' a “Evrende
anlamadığın nedir?” diye sorduğunda, Jobs “Babamın neden durup dururken parasız
kaldığınıanlamıyorum,” diye yanıt vermiştir. Bu cevabı ile Jobs kendine has
duygusal zekası olan bir lider olduğunu göstermektedir.
Babası tarafından küçük
yaşlarda NASA Ames Araştırma Merkezi’ne götürüldüğünde “Bir bilgisayar
terminalini hayatımda ilk kez babam beni Ames merkezine götürünce gördüm,
sırılsıklam aşık oldum." demiş ve bir liderde olması gereken teknik ve
kavramsal becerilere yaşına göre ne kadar haiz olduğu, ilgi duyduğu
anlaşılmıştır. Yine benzer bir durumu şöyle örneklendirmek gerekirse,
oturdukları muhitin çevresinde silikon vadisinin olması ve çevrede oturanların
müteahhit, mühendis gibi üst düzey çalışanlar olması ilgisini çekmiş "Yeni
teknolojiler üreten bir sürü askeri şirket vardı, orası gizemliydi ve yüksek
teknoloji üretiyordu, dolayısıyla orada yaşamak çok heyecan vericiydi.” diyerek
yine teknik ve kavramsal becerilerinin üst düzey olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca Santa Clara
Vadisi’nin ticari omurgası olan ve ABD’deki yıllık girişimci sermaye
yatırımlarının üçte birini gerçekleştiren şirketleri ve geliştirme gruplarını
birbirine bağlayan işlek bir cadde olan El Camino Real için "Büyürken
oranın tarihinden ilham aldım, onun parçası olmak istedim.” demiştir.
HP mühendisi olan
komşusunun ona gösterdiği bir karbon mikrofonla ilgili bir teknik bilgiyi
babasının yanlış bilmesi neticesinde ısrarla ona yanlış bildiğini anlatıp
babası itiraz etse bile ona bunu göstererek ikna etmiştir. Babasının herşeyi
bilmediğini ilk defa fark etmiş. karbon mikrofon olayı kendisinin ebeveyninden
daha akıllı ve zeki olduğunu fark etmesine yol açacak acılı bir süreci
başlatmıştır. Ayrıca ebeveyninden daha zeki olduğunu anlayınca,
7 Ocak 2015 Çarşamba
Türkiye'nin İlk Kadın Pilotu-Bedriye Tahir Gökmen
Türkiye'nin ilk kadın pilotu kim diye sorulduğunda kaç kişinin aklına Bedriye Tahir Gökmen gelir? Bende bu cevabı duyduğumda çok şaşırdığım ve bilmediğim için sizlerle de paylaşmak istedim.
Yetenekli ve başarılı olan Bedriye Tahir hanım erken saatte uçuş okuluna gelerek eğitimi alır daha sonrasında ise işyerindeki mesaisine yetişirdi. Öyleki hafta sonu tatillerinde bile okula giderdi.Tüm bu başarılarına kayıtsız kalmayan havacılık ve spor dergisi yazarlarından İffet Halim Oruz, Vecihi beye bir mektup yazmış ve Bedriye Tahir hakkında bilgi istemişti.
“Havacı olmak için duyulan isteğin başlıca nedeni, uçmak hissinin insanların yaradılışında olmasıdır. Buna en büyük delil, bundan yüzlerce yıl önce insanların kimi kanat takarak, kimi barutla ve daha birçok araçla uçmaya teşebbüs etmiş olmaları ve bu uğurda bir çok kurban vermeleridir.
Çocukluğumdan beri kuşların uçuşlarını, kanat çırpışlarını, dönüşlerini büyük bir dikkatle seyreder ve bundan zevk alırdım. Uçakları seyrederken tatlı bir heyecan duyar ve bu insanlar ne kadar mutlu, ben de böyle uçsam diye düşünürdüm.
Bu meslekte duyulan heyecanlar öyle gariptir ki, anlatılamaz, ancak hissedilir. Bunun için de uçmak lazımdır. Havacılık öyle tatlıdır ve öyle çekicidir ki, bu mesleğe giren bir daha ayrılamaz. Havacılıkta ülküm iyi bir havacı olmak, Türk kadınlığının bu alanda da öteki milletlerden geri kalmayacağını göstermek ve yurtta havacılığın canlanması için çalışmaktır.”
İlk Türk kadın pilotu olduğu için Abdurrahman Türkkuşu(ilk paraşütçü pilot), Bedriye bacıya “Gökmen” adını takmış ve Bedriye hanım soyadı kanunu ile birlikte Gökmen soyadını almıştır.
Bedriye hanımın çalıştığı yer, onun önüne ya uçuş ya da katiplik diye seçenek sunmuş, ancak kendisinin uçuş okuluna gitmeye devam etmesi nedeniyle hakkında ceza işlemi başlatmış ve maalesef işten çıkartmışlardı.
Ağustos 1933 yılında Bedriye Tahir hanım okulunu bitirmiş ve brovesini almış ancak brövelerin onaylanması için Hava Müsteşarlığından heyetin gelmesi beklenmiştir. Ne yazıkki okuldaki uçağın, heyetin gelmesinden kısa bir süre önce Kalamışta geçirmiş olduğu kaza neticesinde kullanılamaz hale gelmiş olması heyetin geldiği gibi geri dönmesine neden olmuştur. Vecihi bey heyetin tekrar gelmesi için ne kadar ısrar etse heyet tekrar gelmemiş ve okul 1934 yılında mali sorunlar nedeniyle kapanmıştır.
Malesef Bedriye Tahir Gökmen hakkında bundan öte bir bilgiye ulaşılamamıştır. Ancak Bedriye Tahir Gökmen ilk kadın pilotumuzdur ve Türk havacılık tarihine de adını bu şekilde yazdırmıştır. Kendisini saygıyla anıyoruz.
6 Ocak 2015 Salı
Haydarpaşa
HAYDARPAŞA GARI
Sizlerle uzun yıllar çocukluktan itibaren uzun yıllar yaşadığım Haydarpaşa semtinin tarihi mimarisi, bağdat demiryolu hattının başlangıç istasyonu olarak II. Abdülhamid döneminde, Almanlar tarafından 1908 yılında inşaa edilen Haydarpaşa Garı hakkında bilgi vermek istiyorum.
Anadolu'dan Avrupa'ya açılan bir kapıydı Haydarpaşa..Ya da yeşilçam filmlerinde merdivenlerden inerek vapura binilmesiyle İstanbula gelinmiş olunduğunun kanıtı, hayatı yenecek olmanın göstergesi, hayata tutunmanın, umudun ve elbette bana göre çocukluğumun adı Haydarpaşa...
Semt adını padişah III. Selim'in paşalarından Haydar Paşa'dan almış. Gar yerleşkesine Anadolu'dan gelecek veya Anadolu'ya gidecek vagonların ticari eşyalarını yüklemek veya boşaltmak için tesisler yapılmıştır. Hatta okuduğum ilkokul gar binasını inşa eden Alman ustaların çocukları için yatakhane ve okul olarak kullanılmıştır.
II.Abdülhamid, istasyonun artık ihtiyaca cevap veremez duruma gelmesi nedeniyle yerine yeni bir gar binası ve tesisler yapılmasını istemeş olduğundan 30 Mayıs 1906 yılında garın inşaatına başlanmış ve gar 1908 yılında faaliyete geçmiştir.
Otto Ritter ve Helmuth Cuno adlı iki Alman mimarın öncülüğünde yapım islerini üstlenen inşaat firması tarafından, gar binası 21 m uzunluğundaki 1100 ahşap kazık üzerine oturtulmuştur. Mimarisi Prusya yeni-rönesans havasında gerçekleştirilmiştir. İki kolu farklı uzunlukta ve "U" şeklinde inşa edilen binanın iç avlusu kuzeye, deniz cephesi ise güneye bakacak şekilde konumlandırılmıştır.
Binanın ahşap çatısı tam bir Alman mimarisi havasında inşa edilmiştir, çatı hizasındaki saat Alman demiryollarının simgesi kartal kanadı ile süslenmiştir. İleriki yıllarda bu motif Türk demiryollarının simgesi olmuştur. İç süsleme ve vitraylar da Alman sanaçtı Linneman tarafından yapılmıştır.
Bina 1917 de birinci dünya savaşı sırasında sabotaj nedeniyle çıkan bir yangın neticesinde büyük hasar görmüştür, yangının büyümesinde garın cephanelik olarak kullanılmasının da payı büyüktür. 1979 yılında Haydarpaşa açıklarında meydana gelen tanker kazasında yine büyük bir hasar görmüştür. 1983 yılında dış cephe ve iki kule restorasyonu bitmiştir.
Özellikle filmlerin, çekimlerin uğrak yeri olarak, kavuşma sahnelerinin, umut ve özlemlerin vazgeçilmez bir durağı, başrol oyuncusu olmuştur.
Ayrıca perondan çıktıktan sonra rayların üzerinde Haydarpaşa türbesi vardır. Bir rivayete göre yaklaşık 100 yıl önce istasyonunun hareket amiri türbenin olduğu yerden tren rayı geçmesini istiemiş ve bu istek üzerine çalışmalar başlatmıştır. Ancak hareket amirinin rüyasına giren "Haydar Baba ''beni rahatsız etmeyin demiş ama yine de çalışmalar devam etmiştir. Hatta kepçenin kırıldığına dair de rivayetler vardır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)