6 Nisan 2016 Çarşamba

Gündüzsefası "Sarah Jio"

Merhabaaaa :)
Bir Sarah Jio kitabı daha bitti, tabiki yine çok beğendim. 

...Arka Kapak...

Acı ne kadar derinde olsa da zamanla tüm çiçekler güneşe döner yüzünü…


Kalbin anahtarıdır gündüzsefası. Ruhlarında en derin izleri taşıyanları bile çiçekleriyle sarmalar, filizleriyle umut taşır. İşte böyle gündüzsefasının süslediği bir yüzen evde yaşayan Penny Wentworth, 1950'li yıllarda ünlü bir ressamla evlidir. Her şeye sahip olan Penny'nin tek eksiği ise küçük evlerini taçlandıracak bir bebektir. Ancak gün geçtikçe tek eksiğinin bu olmadığını anlayacaktır çünkü sevgiyi yürekten hissetmek gerekiyordur. Onun hissettiği tek şey ise içini kemiren acıdır…

Ada Santorini New York'ta yaşadığı trajediden sonra ağır depresyondadır. Kendini toparlamak için Seattle'a Tekneler Caddesi'ne gelir. Burada kiraladığı bir yüzen evde eski bir sandık bulur. Sandıkta Penny Wentworth adında bir kadına ait eski eşyalar vardır. Gariptir ki Tekneler Caddesi'ndeki hiç kimse bu kadınla ilgili konuşmak istememektedir. Merakına yenik düşen Ada, Penny'nin gizemli geçmişine adım atarken kendi geleceğini de örmeye başlayacaktır.

Okuyucuları kalemiyle büyüleyen Sarah Jio'dan bir başyapıt daha. Gündüzsefası'nı okurken, ne kadar imkânsız görünse de her şeyin bir umuda açılacağını göreceksiniz.

"Kitabı okuyup rafa kaldırdığınızda bile etkisinden kurtulamayacaksınız."
-Romantic Times-


...Konusu...

Genelde Sarah Jio iki farklı zamanda geçen olayları birbiriyle güzel bir şekilde bağlantı kurarak kurguluyor, hatta önceki kitaplarındaki karakterleri de romanın küçük bir bölümüne yerleştirebiliyor. 


Kendisinden yaşça büyük ünlü bir ressam ile evli olan genç ve güzel Penny, kocasıyla birlikte tekneler caddesindeki evde kalmaktadır. Kocasının resim çizme nedeniyle genellikle atölyesinde vakit geçirmesi ve çocuk düşüncesine karşı olması nedeniyle oldukça mutsuz zamanlar geçirmektedir. Genellikle yemek yaparak zaman geçirmekte aynı zamanda eşinin psikoloğu olan sorunlu komşularının küçük oğlu Jimmy ile arkadaşlık etmektedir. Başka bir yüzen evde yaşamakta olan ve bir tekne inşaa etmekte olan Collins ile  aralarında romantik bir ilişki başlamıştır. Hayalleri Collins in işlaa ettiği Catalina isimli ile tekne ile tüm dünyayı dolaşmak olmuştur.
sarah jio


Günümüz zamanında ise aynı evde yıllar sonra gazeteci olan ve yakın zaman önce eşini ve kızını gözünün önünde kaybeden  Ada isimli karakter yaşamaktadır. Yaşadığı bu yüzen evde Penny'ye ait hatıralar bulur ve onun kaybolduğunu ve onunla ilgili tekneler caddesinde kimsenin konuşmadığını öğrenmiştir. Tabiki gazetece olmanın verdiği merak duygusuyla Penny nin hikayesini öğrenmek için adım atar. Bu arada kendisi gibi gazeteci olan Alex ile tanışır ve onun da yardımı ile araştırmaları başlar. Birlikte tekneler caddesindeki gizemi çözmeye başlar ve gizemli bir hikaye ile karşılaşırlar. 


Tavsiyelerim ve sevgilerimle :)

23 Mart 2016 Çarşamba

Mart Menekşeleri ve Böğürtlen Kışı "Sarah Jio"

Mart Menekseleri;

            Kitabımızın kahramanı Emily Wilson, eşi Joel’den yeni ayrılmıştır. Üzüntüsünü atmak ve kafasını dağıtmak için aklına yengesi gelir ve Barinbridge adasında yaşayan yengesi Bee’nin yanına gider. Küçüklüğünde annesi ve kız kardeşi ile yaz aylarında gittiği Barinbridge Adasına uzun yıllardır gitmediğini fark etmiştir. Bu gidiş  onu ailesi hakkında bilmediği gerçeklerle karşılaştıracaktır. derinliklerine götürecektir.
Yengesinin evindeki uzun yıllardır kullanılmayan pembe renkli duvarları olan küçük odadaki dolabın çekmecesinde bulduğu kırmızı kadife kaplı günlük onu bilinmeyen gerkçeklere ulaştıracaktır. Okumanızı tavsiye ederim.
Sevgilerimle...
Mart Menekşeleri Kitabının Arka Kapak Bilgisi
            Bir kadının yüreği sırlarla dolu bir denizdir… Gerçek aşkı yaşadığına inanan ünlü yazar Emily Wilson, kocasının başka bir kadını ona tercih ettiğini öğrenince, hayal kırıklığına uğrar. Tüm bu olanlara rağmen yine de tek bir damla gözyaşı dökmez. Büyük yengesi Bee, Mart ayını Bainbridge Adası’nda geçirmesi için onu davet eder. Emily ruhunda açılan yaraların iyileşmesi umuduyla, bu teklifi kabul eder.
            Adanın mistik havasıyla huzuru yakalamaya çalışan Emily, 1943 yılında yazılmış kırmızı kadife kaplı bir günlük bulur. Bu günlük onu geçmişin tozlu sayfalarına hapsolan gerçek bir aşk hikâyesine ve altmış yıllık bir aile sırrına götürecektir… Umudun, hüznün ve pişmanlığın bir arada işlendiği büyüleyici bir roman… İlk kitabı Mart Menekşeleri ile Library Journal En İyi Kitap Ödülü’ne layık görülen Sarah Jio, insan kalbinin, ne kadar hatalı olursa olsun sevdiklerimizi her zaman affedeceğini eşsiz bir dille anlatıyor.
            “Aşk, tarih ve gizem… Daha ne olsun? Mart Menekşeleri, geçmişimizin er ya da geç sürprizlerle karşımıza çıkacağını hatırlatan muhteşem bir roman.”
Jodi Picoult
“Tarih, gizem ve aşkın mükemmel bir karışımı… Bu romanı elinizden düşüremeyeceksiniz.”
Library Journal


Böğürtlen Kışı;

            Ne zamandır okuduğum bir kitabın sonunda göz yaşlarına boğulmamıştım. Bu kitap beni gerçekten çok etkiledi. Sanırım bunda anne olmanın ve kitapta konusu geçen çocukla aynı yaşıtta erkek bir çocuğumun olması etkili oldu.

            Günümüz Mayıs ayında ve 1933 yılında yaşanan bir kar fırtınasında  hikayelerimiz başlıyor. 
Gazeteci olan Claire, doğumuna az bir zaman kala koşu yaparken düşmüş ve çocuğunu kaybetmiştir. Bu olayın yarattığı psikolojik sorunlar eşiyle de aralarının birbirlerini çok sevmelerine rağmen bozulmasına yol açmıştır.
            İş yerinde kendisinden mayıs ayında yağan bu böğürtlen kışı ile ilgili yazı yazılması istendiğinde kendisini 1933 yılında yaşanan kar fırtınasında kaybolan 3 yaşındaki Danielin hikayesi ile karşı karşıya bırakmıştır.
            Yine çok güzel bir Sarah Jio hikayesi ile karşı karşıyayız. Tabiki okumanızı tavsiye ediyorum.
Sevgilerimle...


7 Mart 2016 Pazartesi

Sarah Jio " Yağmur Sonrası "

yağmur sonrası
 
Sarah Jio'yu okumaya Yağmur Sonrası romanı ile başladım. Hayırlı olsun bakalım.
Kitabı anlatmadan önce çok beğendiğimi ve "Mart Menekşeleri"ni okumaya başladığımı belirtmek istiyorum.
Kitabımızın kahramanı olan Anne Calloway hemşirelik okulunu yeni bitirmiş, varlıklı bir ailenin kızı olarak bir kasabada yaşamaktadır ve kendisini çok seven aile dostlarının oğlu Gerard ile nişanlanmıştır. 2.Dünya savaşının olduğu bir dönemde yaşamaktadırlar.
Evlilik arefesinde ani bir karar alarak çocukluk arkadaşı Kittiy ile Bora Bora adalarında hemşire olmak üzere kayıt yaptırırlar.  Anne kaldıkları adada Westry Greene isimli bir askerle tanışır ve birlikte adada gözlerden uzak bir yerdeki bungalov evini tamir ederler, ev onlara içindeki anılardan ötürü büyüleyici gelmiştir ve aşkları da bu bungalovda başlar. Anne nin nişanlı olması nedeniyle aşklarını gözlerden uzak tutmaya çalışırlar. Bungalovun yakınlarında işlenen bir cinayet yıllarca bir sır olarak kalır. Savaş sonrasında ayrılmak zorunda kalırlar.
Yıllarca aşkını kalbinde taşıyan Annie bir gün bir mektup alır ve adaya geri döner.


2 Mart 2016 Çarşamba

Mutfak Dolabı ve Masası Yenileme

Merhaba,
Mutfak dolabımı ve mutfak masamı yeniledim, bence güzel oldu bakalım nasıl oldu :)
Öncelikle dolaplarımın kapalarını temizledim, kulplarını çıkardım, sonrasında zımpara yapacaktım ama o kadar uğraşmak zor geldiği için vazgeçtim. Yapı marketten adığım küçük rulo fırça yardımı ile Polisan X1 su bazlı beyaz boyayı kapak yüzeylerine ince katlar atarak ve katlar arası kurumasını bekleyerek 6-7 kat boyadım ve bu işlem yaklaşık 3-4 gün sürdü.
Tamamen kuruduktan sonra yine yapı marketten aldığım üzeri çiçek desenli porselen kulpları taktım. 
Mutfak dolabı boyama
Üzeri gri desenli olan mutfak masamı ise 4-5 kat boyadım, sonrasında ponpon fırçanın arkası ile beyaz ve kırmızı akrilik su bazlı ahşap boyasını karıştırarak elde ettiğim toz pembe boya ile puantiyeler yaptım. Ben beğendim umarım siz de beğenmişsinizdir.
Sevgilerimle...

Mutfak masası boyama

19 Şubat 2016 Cuma

Çiçeklerimi Rüzgara Verdim - Debbie Macomber

debbie macomber

Kitabın arka kapağındaki yazı ile kitabın tanıtımına başlayalım...

yaşamlarında yeni bir dönemece giren, üç nesilden üç farklı kadının, duygu kokan hikâyeleri...

Kaderin size gülmediğini düşünüyorsanız, birilerinden yardım beklemek yerine iç sesinizi dinlemenin vakti gelmiş demektir. Bu konuda hâlâ şüpheleriniz varsa, her şeyi geride bırakıp uzun bir yolculuğa çıkan üç nesilden üç farklı kadının ilham veren hikâyelerine kulak verin.

Çiçeklerimi Rüzgâra Verdim, gönüllerde özel bir yeri olan ilk aşkları, tebessümle hatırlanan ilişkileri ve gençliğin saflığa bürünmüş heyecanlarını, kısaca hayatın desenini yüreklere işleyen bir roman.

En iyi intikam yaşamaktır...
Kitabı okumamda etken daha önce okumuş olduğum Debbie Macomber kitaplarıydı ve kitabın ilk sayfalarında yer alan okuyucu yorumları oldu. Paylaşılan düşüncelerdeki ortak nokta samimiyet ve sevgi. Ben bu kitapta samimiyeti, sevgiyi, mutluluğu, üzüntüyü, umudu güzel gözlerle güzel gönüllerle yaşayan karakterlerle karşılaştım. İnsan acıyı bu kadar kolay demiyeyim ama bu kadar iyi niyetle atlatabilir mi yada bu tarz hikayeler sadece filmlerde romanlarda mı olur?
İnsanların birbirlerini kırmadan anlayışlı bir ruh haliyle birbirlerini anlamaya çalıştıkları kitaptan bahsetmek gerekirse;  eşi tarafından uzun bir evlilik ve iki çocuğun ardından başka birisi için terk edilen Bethanne kitabımızın ana karakteridir. Bethanne eski kocası olan Grant tarafından terk edildikten sonra kızıyla birlikte parti organizasyon işine girmiştir ve ''Parties'' adı ile başlayan işini hiç beklemediği bir şekilde büyütmüş ve mutluluğu bu başarıda yakalamıştır. Boşanmalarının üstünden geçen 6 yılın ardından eski kayınvaldesi Bethanne'yi çağırır ve araba ile uzun bir yolculuğa çıkacağını, her zaman bu hayali kurduğunu ancak vefat etmiş olan eşi tarafından yıllarca bu hayalinin ertelendiğini söylemiştir. Amacı eski arkadaşlarını görmek ve okulunun 50. yıl balosuna gitmektir. Bethanne bu kararı çok beğenir ve eski eşinin itirazına rağmen  kayınvalidesi Ruth ile birlikte bu yolculuğa çıkmaya karar verir. Bethanne'nin kızı Annie, erkek arkadaşının kendisini bırakıp iş yerindeki arkadaşı ve onun kız arkadaşı ile kendisine önceden haber vermeden geziye çıkmaları neticesinde çok üzgün olduğundan o da annesi ve babaannesi ile bu geziye çıkmaya karar verir. Çıktıkları bu yolculukta Bethanne, Ruth ve Annie ( Bethanne'nin kızı) gerçek aşkları ile karşılaşacak ve hiç ummadıkları maceralar ile karşılaşacaklardır. Bilmeden çıktıkları macera ve aşk yolculuğunda insanlar birbirlerini o kadar güzel ve anlayışla karşılamışlar ki, gerçekten insan bu kadar hoşgörülü olabilir mi ya da biz bunları sadece kitap ve filmlerde mi görebiliyoruz?

10 Şubat 2016 Çarşamba

Mayalı Yumuşak Poaça


  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 su bardağı sıvı yağ
  • 1 su bardağı ılık su
  • 1 adet yumurta
  • 1 paket yaş maya (42 gr) ama ben 2 paket toz maya kullandım
  • 2 silme tatlı kaşığı tuz
  • 4 yemek kaşığı toz şeker
  • Yaklaşık 7-8 su bardağı un
Üzerine
 
  • Yumurta sarısı ve varsa susam
                                 mayalı poaça
İç Malzeme (Sade de yapabilirsiniz)
  • Bir soğanı küçük küçük doğrayarak az yağda kavurdum, karabiber ve tulum-beyaz peynir karışımı ekledim.
Uygun bir kabın içine ılık su, ılık süt, yaş maya ve şeker alınarak karıştırılır. Mayanın eritilir. Sıvı yağ, yumurta, tuz ve şeker de eklenerek karıştırılır. Un azar azar eklenerek yoğurulur. Hamur yoğurulduktan sonra 30-45 dakika kadar dinlenmeye bırakılır. Yumurta büyüklüğünde parçalar koparılarak sade isteniyorsa elde yuvarlanıp top haline getirilir yada açılarak içine malzeme konur katlanır ve yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizilir. Üzerine yumurta sarısısürülüp, susam serpildikten sonra 20 dakika kadar daha bekletilir. 190 derece fırında yaklaşık 20-25 dk pişirilir.

Afiyet olsun.

 

Sehpa ve Çatal-Kaşık-Bıçak Dolabının Dönüşümü

Evde atıl durumda bulunan çatal-bıçak-kaşık dolabınızı değerlendirmek ister misiniz?
 
İnstagramda gördüğüm ve neden yapmayayım diye hevesle yapmaya koyulduğum yatak odası etejerimin geri dönüşüm hikayesi şöyle :)
 
Öncelikle kullanmadığım eski kahverengi büyük boy sehpamı ve yine kullanmadığım için yemek odası takımı konsolunun içine koyduğum 3 çekmeceli kahverengi çatal-bıçak-kaşık dolabımı, küçük boy rulo fırça kullanmak suretiyle su bazlı akrilik beyaz boya ile 4-5 kat ve katlar arası kurumasını bekleyerek 3-4 gün süren bir çalışmanın sonunda boyadım. Dolabın kahverengi metal kulplarını ise beyaz boyanın içine hobi malzemeleri satan dükkandan evvelce aldığım minik kırmızı akrilik ahşap boyasından 2-3 damla dökerek oluşturduğum toz pembe boya ile yine 3-4 kat boyadım. Tamamen kuruması bittiğinde üst üste yerleştirerek etejer olarak kullanıma hazır hale getirdim ve sizin için fotoğrafladım.

Umarım beğenirsiniz, sevgilerimle...
 
etejer
 

29 Ocak 2016 Cuma

Ç O K O M E L :)

Çokomel içi bulut bembeyaz, tadına doyum olmaz.
80 kuşağının çocukları olup ta çokomel yemiyeniniz var mı :)
Yiyip te ambalaj kağıdını kitap arasına koymayan ya da o parlak kağıttan yüzük yapıp parmağına takmayan var mı???
ülker çokomel
Üçlü paketlerde satılan karton kutunun üstüne yerleştirilmiş ve üstü şeffaf bir jelatinle kapatılmış ve nedense üstteki çikolatasını yiyip içindeki kremalı dolgusunu en sona bırakır onu da bir güzel afiyetle yedikten sonra kağıdını marifetmiş gibi yırtmadan düzeltmeye çalışırdık. Bir de onların üzerinde çizgi film kahramanları varsa renk renk biriktirirdik. Kağıdından çekmeyen televizyona anten yapılıdığı da duyulmuştur. İlkokul yıllarının vazgeçilmesi kantininin en çok satan ürünü ÇOKOMEELLL!!!
Peki Türkan ŞORAY'ın "SULTAN" filmindeki annenin işe giderken oğlunun arkasından "anneeee
bana çokomel al" diye seslendiği unutulmaz replik
ve rahmetli dedemin
mahalle ortasındaki küçük bakkal dükkanında satılan mahallenin çocuklarının "Halil dede bi çokomel" diyerek aldığı parasını verdiği belki vermediği tatlı abur cubur :) 




5 Ocak 2016 Salı

Sen Benim Diğer Yarımsın

sen benim diğer yarımsın


Okuduğum son kitap Holly Bourne'nin yazıdığı "Sen Benim Diğer Yarımsın"
 
Kitabın bitişi beni hüsrana sürüklese keşke sonu böyle olmasa mutlu sonra bitse dedirtse de kitap bana biraz farklı geldi, okunmasında fayda var diye düşünüyorum.
 
Kitabımızın konusu insanın ruh ikizini bulması üzerine kurulmuş ve karakterlerimiz Poppy ve Noah birbirlerinin ruh ikizleri olduğunu bilmeden tutkulu bir aşkın içinde birbirlerini bulmuşlardır.
 
Bu öyle bir aşktır ki... Kuvvetli, tutkulu, heyecanlı...
 
Onların bu büyük ve tutkulu aşkları dünyayı bir felaketin eşiğine sürüklemektedir. Birbirlerine her yakınlaştıklarında hatta aynı ortamda bulunup bakışları ile bile birbirlerinden etkilendiklerinde güçlü bir elektrik oluşmaktadır. Bu güç çevreye zarar vermektedir.
 
Aynı bölgede oturmaya başladıklarında Poppy'de oluşan panik ataklar, Noah'ta oluşan depresyon hareketleri birbirleri ile tanıştıktan sonra azalmaya başlamıştır.
 
Ancak mutlu sonla biteceğini ümit ederek okuduğum bu kitap maalesef çiftimizin ayrılması ile neticelenmiştir.
 
Kitap içeriğinden alıntı:
 
Ruh ikizleri; yalnızca onlar bu büyüyü taşır. Toprağa düşen yıldırım kadar nadir gelirler dünyaya. Ama bir araya gelip âşık olduklarında… İşte o zaman, toprak ikiye bölünür. Gökyüzü deryaya, derya ateşe hücum eder. Kargaşa yağar evrenin her bir köşesine, sel olur…

Zarlar atılır, yıldızlar kesişir; ardından Poppy ve Noah düşürür toprağa o ilk kıvılcımı. Fakat o şey, iki büyülü ruhun karşısında durmaktadır, sanki görünmez bir duvar gibi. Felaket, kıyamet, ölüm; engelleyebilir mi kucaklaşmasını alacakaranlıkla gecenin?

"Gerçek aşkın karşısında kim durabilir?"

"Herkes hayatında bir defa da olsa ruhunun derinliklerinde gerçek aşkı tatmıştır. İşte bu kitap size o tadı tekrar hatırlatacak."
-Usbourne Yayın Grubu-

"Evreni kaosa sürükleyen sıradan âşıkların, sıra dışı aşk hikâyesi. Bu roman kalbinizi ateşe verecek. Tıpkı benimkini verdiği gibi."
-C. J. Skuse-

"Romeo ve Juliet'i bir kenarda tutun ve Poppy ve Noah'la tanışın."
-The Lancashire Evening Post-